Siberfeminizm kelime anlamı olarak Yunancadaki sibernetik (kybernétes) kavramının ön ekini almıştır yani siberfeminizm aslında sibernetik ve feminizm kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur. “Feminizm ise politik bir teori olup pratikte tüm dünya kadınları için mücadele eder: renkli kadınlar, işçi sınıfı olan kadınlar, yoksul kadınlar, engelli kadınlar, lezbiyenler, yaşlı kadınlar, ekonomik olarak ayrıcalıklı beyaz kadınlar vb. Feminizm, kadınların kendi itibarını yükseltmesi içindir” (Smith, 1980, s. 48).

Siberfeminizm kavramı, 3. dalga feminizm ile 90’lı yıllarda bilgisayar ve internetin evlerde kendine yer bulmasıyla karşımıza çıkmaya başlar. 4.dalga feminizm ile teknolojinin mobilize olmasının ve de sosyal ağların yaygınlaşmasıyla (yeni medyalaşma) birlikte kadınların dijital kültürde yani siber uzamda kimlik mücadelesinin yeni yeri olarak görülür. Toplumun bir yansıması olan sosyal ağlarda, örneğin kamusal alanı temsil eden Twitter gibi mecralarda dijital kullanıcıyı (user) ataerkil tarafından “norm-alleştirilmiş” cinsiyet eşitsizliğinine karşı koruma mücadelesinin adıdır siberfeminizm. Siberfeminist çalışmalar; dijital teknolojilerin toplumsal cinsiyet üzerindeki etkilerini, siber uzamdaki belirsiz cinsiyetin sağladığı avantajları, teknolojinin cinsiyetinin olup olmadığı gibi konuları araştırır. Kadın usunun, bedeninin, yaşamının, psikolojisinin, emeğinin, sanal özgürlük alanı olan dijitalde yeniden inşasının mümkünlüğünü ele alır.

Endüstriyel teknolojilerde, ataerkil karakterinin üzerine çıkıp kas gücünün değil beynin üstün geldiği, hiyerarşi gibi basamak düzeninde değil de ağlara dayanan dijitalleşmeler sayesinde sanalda yeniden toplum inşa edilebilinirse geleneksel toplumdaki cinsiyetin ortadan kalkması ve kadın-erkek eşitsizliği olgusunun yıkılmasıyla birlikte gerçek anlamda feminizm “siberfeminizm” adı altında başarıya ulaşabilir.

Nefize ARBUT